Global Voices | Italy (turkish version)
Bu röportaj serisinde farklı ülkelerde yaşayan profesyonellerin kariyer yolculuklarını ve yeni bir ülkede çalışmanın gerçeklerini konuşuyoruz. Bugünkü konuğumuz Mehmet — Spotify’da Türkiye ve Doğu Avrupa Pazarlama Müdürü. Uluslararası bir şirkete nasıl adım attığını, Milan’daki yaşamın bilinmeyen yönlerini ve global kariyer hedefleyenlere gerçekçi tavsiyelerini paylaşıyor.
Seni biraz tanıyalım.
Şu anki rolünü ve Spotify’daki sorumluluk alanını kısaca anlatır mısın?
Spotify’da Türkiye ve Doğu Avrupa’dan sorumlu Pazarlama Müdürü olarak görev yapıyorum. Spotify’ın Türkiye ve Doğu Avrupa’daki marka iletişiminden sorumluyum.
Bu rol seni en çok hangi açıdan heyecanlandırıyor?
Türkiye ve Polonya gibi hızla büyüyen pazarlarda çalışmak benim için oldukça heyecan verici. Bunun yanında, kendi kategorisini yaratan bir marka olan Spotify’da, Wrapped gibi dünyanın en büyük pazarlama kampanyaları aracılığıyla genç kitleyle bağ kurmak ve her zaman en iyisini hedeflemek gerçekten ilham verici.
Kariyerini uluslararası platforma taşırken en çok hangi kişisel özelliğin işine yaradı?
İletişim ve hızlı adaptasyon. Pazarlama ekibindeki tek Türk benim. Kendi müdürüm İtalyan ve bana raporlayan kişi Polonyalı, takım arkadaşım İspanyol. Farklı arka planlara sahip bu kişilerle etkili iletişim kurup, iyi iş çıkarıp, diğer yandanda yeni bir ülkeye/şehre adapte olmak zorundasın.
Milan’a taşınma fikri nasıl ortaya çıktı? Planlı bir süreç miydi, yoksa beklenmedik bir anda mı gerçekleşti?
Planlı değildi. Yeni bir iş arayışındayken, “network”üm sayesinde, pandeminin ilk yılında böyle bir fırsattan haberdar oldum ve her şey 1 ay içinde çok hızlı bir şekilde gerçekleşti. Daha önce İtalya’da bulunmuştum ama Milan’a hiç uğramamıştım. Pandemi nedeni ile seyahat kısıtları olduğu için taşınmadan önce görme şansım dahi olmadı 😀
Yeni bir ülkeye yerleşme deneyimi.
İtalya’daki çalışma kültürüne dair ilk günlerinde seni en çok şaşırtan şey ne oldu?
Geldiğimde hala evden çalışmaya devam etmek zorundaydım. Ofisler tam olarak açılmamıştı. Ki Türkiye’de de aynı durum vardı. O nedenle ilk günlerim çok farklı olmadı şehir değişikliği dışında. Ama biraz daha sonrasına bakarsak, Milan’daki ofisimiz bir bölge ofisi (Güney ve Doğu Avrupa), o nedenle uluslararası bir anlayış söz konusu. Konuşma dili hala İngilizce. O nedenle nispeten daha kolay bir geçiş benimkisi. Ama hala ben bu uzun tatillere alışamadım. Ağustos ayında hemen hemen tüm İtalya kapalı ve eğer buradaki bir ajansla vs Eylül ayına yetişmesi gereken bir proje yapacaksanız, vay halinize 🙂
Adaptasyon sürecinde en çok zorlandığın birkaç konu neydi? (İş yapış şekli, hız, bürokrasi, sosyal çevre)
Bürokrasi zor. Ben şirketimin bana sağladığı danışmanlardan destek aldım. Aksini düşünemiyorum özellikle dil yeterliliğimin olmadığını düşünürsek. Onun dışında italya’da bazı şeylerin cevapları yok ve pek kimse bunu sorgulamıyor. Neden böyle yapıyorsunuz dediğinizde, çünkü böyle bir diye cevap gelebiliyor. Ama bir çok benzerlik de var. Milan’da hem çok çalışkanlar insanlar, hem de bizim gibi 1 saatten az öğle yemeği yemiyorlar 🙂
Türkiye’de çalışmak ve İtalya’da çalışmak arasında, iş hayatı açısından seni en çok etkileyen farklılıklar neler oldu?
Uzun tatil/izin olanakları gerçekten buna ihtiyacımız varmış dedirtiyor. Onun dışında iş ve özel hayat arasındaki keskin çizgi. Her İtalyan şirketinde bu şekilde olmayabilir ama çoğu Avrupalı şirketin önem gösterdiği bir konu.
İtalya’daki ilk yılın, sonraki yıllara göre nasıldı? Zorluklarda belirgin bir azalma oldu mu?
İlk günden itibaren çok zorlandığımı söyleyemem çünkü hep sevdiğim bir kültürdü ama artık siz de onların yaşam şekline alışıyorsunuz bir süre sonra ve eğer bundan keyif almaya başlarsanız, o zaman size çok iyi bir deneyim sunuyor. Ama zaman zaman çok şikayet eden insan da görüyorum, sürekli geldiği ülke ile veya başka ülke ile karşılaştıran da. O zaman bu deneyimin sana gelişimden öteye bir yük gibi gelmeye başlıyor.
İş dışında sosyal hayata dahil olma süreci nasıl gelişti? Bu süreçte en zorlandığın kısım neydi?
Klasik problem burada da var. İtalyanların belirli bir kurulu düzeni var ve dahil olmanız çok zor. Birinci engel dil ikincisi ise bir ortak geçmişinizin olması. O nedenle daha çok farklı ülkelerden benzer deneyimleri yaşayan kişiler ile arkadaşlık ediyorsunuz veya şirkette varsa diğer Türk arkadaşlarla. Ama eğer bir İtalyan partneriniz olursa o zaman onların çemberlerine daha çok dahil oluyorsunuz. Bu dışlayıcılıktan çok, insanların oturmuş bir sosyal düzeni olmasından kaynaklanıyor. Muhtemelen birçok yerde böyledir az çok.
Sektörel perspektif.
Avrupa’da tech ve creative alanlarda kariyer yapmak isteyenler için gerçekçi bir resim çizer misin? — Hangi fırsatlar öne çıkıyor? — Hangi zorluklar genelde göz ardı ediliyor?
Avrupa çok geniş bir coğrafya ve ülkeler birbirinden farklı fırsatlar sunuyor. İsveç, İngiltere, Hollanda gibi ülkelerde özellikle İngilizce bilmenin yeterli olabileceği yerlerde çok daha fazla fırsat çıkıyor. Yetenek daha ön planda. Ama İtalya, İspanya gibi dil gerektiren yerlerde ise özellikle kreatif anlamda fırsatlar yabancılar için yok denecek kadar az. Bu alanlarda çalışan birçok yabancı da ya buralarda üniversite okumuşlar veya benim gibi uluslararası şirketlerin sunduğu bölge ofisi veya benzer fırsatlardan yararlanıp gelmişler. Ama dediğim gibi her yerde farklı fırsatlar var. Bir gün İtalya’da çalışacağım aklımın ucundan geçmezken, 4 yıl önce kendimi burada buldum.
Sence Avrupa’daki ekipler Türkiye’den gelen profesyonelleri nasıl görüyor? — Güçlü yönlerimiz? — Geliştirilmesi gereken yanlar?
Biz Türkiye’den gelen beyaz yakalılar, gerçek anlamda profesyonel, yapıcı, sonuç odaklı ve çalışkanız. Bu kesinlikle işe girdikten sonra çok rahat ortaya çıkıyor. Uluslararası deneyimimizin okul ya da önceki iş hayatında Avrupalı meslektaşlarımıza kıyasla biraz daha sınırlı olduğu durumlarda, zaman zaman daha içe dönük görünebiliyoruz. Bu da sosyal ortamlarda uyum sürecini biraz daha yavaşlatabiliyor. Bir de biz, geldiğimiz ülkeyi önceden yaşadığımız yerle sürekli kıyaslama tuzağına düşüp, şikayetçi moda hızlıca geçebiliyoruz. Bunlara dikkat edebiliriz.
Avrupa’daki ekiplerde gözlemlediğin en önemli liderlik davranışı nedir?
Çok daha kapsayıcı olup, iş ve özel hayat dengesine çok daha dikkat ederler özellikle bir talepte, istek de bulunurken. Senin altında bir çalışandan öteye fikirleri, yaşamı olan bir birey olduğunu kabul ederler.
Sence Avrupa’da çalışmak isteyen bir profesyonelin cebinde mutlaka bulunması gereken tek şey ne?
Değişime hazırlayacak esnekliğe sahip olması.
Görünmeyenler.
Milan’da yaşamla ilgili, kimsenin baştan söylemediği ama zamanla öğrenilen bir gerçek?
Ağustos ayında tüm şehrin kapalı olduğu (ana turistik bölgeler hariç)
Relocation sürecinde “keşke biri bunu daha önce bana söyleseydi” dediğin bir nokta var mı?
Vergi sistemi hakkında daha fazla bilgi. İtalya’da bir çok şirket yıllık maaşı 13-14’ e bölerek veriyor. Belli vergi avantajları var ama bunu senin takip etmen lazım çünkü birçok şirketin muhasebesi bundan haberdar değil. Maaşın üzerinden ödenen vergiler yüksek o nedenle ilk maaşını alana kadar ne kadar eline net maaş geçeceğini bilmiyorsun (en azından benim için öyleydi). Daha önce bu süreci yaşamış biriyle konuşmak çok faydalı olabilir.
Lokal yaşam 💛
İtalyanlarla çalışırken ofiste en sık duyduğun cümle ne?
Ci prendiamo un caffè? /Shall we grab a coffee?
Bu ülkede yaşamaya başladıktan sonra edindiğin bir alışkanlık?
Artık tatlı kahvaltı yapıyorum tuzlu yerine 😀 Kruvasan, bisküvi vs. kahve ile.
Favori İtalyan yemeğin—ve bir de overrated bulduğun?
Favori: Spaghetti alle vongole (midyeli spagetti)
Overrated: Cannoli (Sicilya bölgesine ait popüler bir tatlı)
Tavsiyeler ve içgörüler.
İtalya’ya iş için taşınmadan önce mutlaka hazırlanılması gereken üç konu ne olurdu?
- Öğrenebiliyorsanız biraz İtalyanca
- Vergi sistemi hakkında daha net bilgiler(özellikle yabancılar için)
- Bürokrasi, sağlık sistemi vs. konularda adım adım yapılması gerekenler (eğer size yardımcı olan bir danışmanınız yoksa)
Avrupa’da çalışmak için İngilizcenin ötesinde, gerçekten geliştirilmesi gereken en kritik beceri nedir?
Esneklik ve adaptasyon becerisi çok önemli. Biraz da kendinize ve yaşadığınız yere zaman tanıyın. Hemen hızlı yargılamalara başlamayın. Ve bence en önemlisi pozitif bakmaya çalışın, işlemeyen şeyleri görmek yerine olumlu yanlarına bakın. İtalya’da bürokrasi gibi 3-4 tane kötü, işlemeyen şey varsa, belki onlarca güzel şey var yemeğinden kültürüne, insanlarına kadar. Biraz onlara odaklanmayı bilmek lazım.
Kendini uluslararası ortama hazırlayanlara “gerçekten işe yarayan” bir kaynak, yöntem veya pratik önerir misin?
Orada yaşayanlarla, senden önce deneyimlemiş kişiler ile konuşmak. Ama herkesin deneyiminin farklı olduğunu da göz önünde bulundurun ve sadece sizin işinize yaracak bilgileri alın onlardan. Sormaktan çekinmeyin.
Global kariyer isteyen genç profesyonellere — tek cümlelik tavsiyen?
En önemlisi network! Network’ünüzdeki kişilerin sizin fırsat arayışında olduğunuzu bilmesi önemli. O zaman bir fırsat çıktığında, network’ünüzdeki kişinin belki aklına gelebilirsiniz ve size yepyeni kapılar açılabilir.