Turkish | Wide Perspectives — Wise People | Kemal Hakimoglu
Wide Perspectives, Wise People’ın bu ayki konuğu, Wide and Wise’ın kurucu ortaklarından Kemal Hakimoğlu.
Yıllarca iş geliştirme ve satış alanında edindiği deneyimle şekillenen kariyeri, bugün hem startuplara hem de kurumsal şirketlere verdiği stratejik danışmanlıkla devam ediyor. Sohbetimizde bu iki dünyanın nasıl birleştiğini, danışmanlığın değişen rolünü ve erken aşama girişimlerle çalışmanın kendine özgü dinamiklerini konuştuk.
Startupların hızlı temposundan stratejik yönlendirme sınırlarına, girişimciliğin talep ettiği dayanıklılıktan danışmanlığın geleceğine uzanan çok katmanlı bu sohbet; iş dünyasında gerçek etki yaratmak isteyen herkes için değerli bir perspektif sunuyor.
Kemal’in hem sahadaki deneyiminden hem de bir kurucu olarak edindiği bakış açısından gelen yorumları, günümüz liderliğini şekillendiren anlık karar alma süreçlerini anlamamıza yardımcı oldu. Aşağıda söyleşiyi soru-cevap formatında bulabilirsiniz.
Kariyerinizin büyük bölümü satış ve iş geliştirmede geçti. Bugün hem startuplara hem de kurumsallara danışmanlık veriyorsunuz. Bu iki dünyayı birbirine bağlayan şey sizce ne?
Benim için ortak nokta “insan” ve “güven.” Yıllar içinde şunu fark ettim: İnsanlar ürün satın almaz, çözülmüş bir sorunun yarattığı hissi satın alır. Danışmanlıkta da durum aynı.
Bir projeye girdiğinizde yalnızca bilginizi sunmuyorsunuz; düşünme şeklinizi, enerjinizi ve riskinizi de paylaşıyorsunuz. Startuplar ve kurumsallar farklı dinamiklerde çalışsa da beklentiler değişmiyor: netlik, öngörü, sorumluluk ve sonuç. O yüzden bu iki dünya arasında geçiş benim için hep doğal hissettirdi. Her ikisi de güvene ve karşılıklı değere dayalı ilişkiler kurmayı gerektiriyor.
Startuplarla çalışırken nasıl bir dinamik ortaya çıkıyor? (Özellikle İTÜ Çekirdek gibi yapılarda)
Startuplarla çalışmak yüksek tempolu bir maraton gibi. Planlar sürekli değişiyor, rekabet yoğun, pazar baskısı büyük. Ama gerçek sorunlara çözüm üretme isteği o kadar güçlü ki insana ciddi bir enerji veriyor.
7 yıldır İTÜ Çekirdek’te mentorluk yapıyorum, bir yandan da kendi girişimimizi yönetiyorum. Hem mentor hem girişimci olmak, bu dinamiğin insanı nasıl dönüştürdüğünü çok net gösterdi. Bir yandan startupları yönlendirirken, diğer yandan kendi ürününü pazara çıkarmak çok güçlü bir öğrenme döngüsü yaratıyor.
Erken aşama startupların bütçeleri kısıtlı oluyor. Bu noktada danışmanlık bir lüks mü, yoksa ihtiyaç mı?
Doğru kişiyle çalışıldığında erken aşama danışmanlığı çarpan etkisi yaratıyor. Evet, bütçe sınırlı olabilir; ama yanlış kararların maliyeti çok daha yüksek.
Kurucular her şeyi tek başına yapmaya çalışıyor ve bu hem verimsizlik hem de tükenmişlik yaratıyor. Bazen bir danışmanın sadece odaklanmayı, hızı veya doğru bağlantıları sağlaması bile ayları öne çekebiliyor. Bu yüzden danışmanlığı maliyet değil, büyümeyi destekleyen bir yatırım olarak görüyorum.
Zorlanan veya büyümeyen startuplarda danışman nasıl bir rol üstlenmeli? Bu hangi bakış açısını gerektirir?
Danışmanın görevi bir “moral koçu” olmak değil; gerçeği gösterebilen net bir ayna olmak. Motivasyon elbette önemli, ancak asıl değer kimsenin söyleyemediği zor gerçekleri doğru zamanda söylemekten geliyor.
Zor dönemlerde kurucular hem duygusal hem zihinsel olarak yoruluyor. Danışmanın o noktada duygularla değil, verilerle hareket etmesi gerekiyor. Pivot ihtiyacı varsa, müşteri kazanımına odaklanmak gerekiyorsa ya da bütçeyle yüzleşmek şartsa; danışmanın rolü süreci stratejik ve objektif tutmak. Bana göre iyi danışmanlık “yangın söndürmek” değil, o yangının hiç çıkmamasını sağlayacak sistemi kurmak.
2025’te sizi en çok heyecanlandıran startup iş modeli hangisiydi? “Bu olmaz” deyip sonra şaşırdığınız bir fikir oldu mu?
Bu yıl en çok dikey odaklı yapay zeka modelleri ilgimi çekti. Genel amaçlı değil, belirli sektörler için birebir tasarlanmış çözümler. Örneğin geleneksel üretim hatlarında ekip yönetimi ve operasyon planlamasını yapay zekâ ile otomatikleştiren bir girişimle tanıştım.
İlk bakışta niş görünüyordu ama pazar gerçek, sorun büyük ve müşteriler çok istekliydi. Yapay zekâda kazananlar soyutlamanın ötesine geçip gerçek iş akışlarına dokunanlar olacak.
Wide and Wise bu tür girişimleri nasıl destekliyor?
Biz yalnızca işe alım yapan bir ekip değiliz; büyümeye bütünsel yaklaşıyoruz. İlk işe alımları şekillendirmek, bütçeyi sürdürülebilir kurgulamak, takım dinamiklerini doğru kurmak ve endişe yaratmayan bir işveren markası oluşturmak da bunun parçası.
Bu yüzden kendimizi geleneksel bir işe alım firması olarak görmüyoruz. Biz bir büyüme partneriyiz. Özellikle ilk kritik işe alımlarda yüzlerce saatlik deneme-yanılmayı ortadan kaldırıyoruz.
Bir kurucu olarak sizi en zorlayan ama en çok dönüştüren deneyim ne oldu?
Şirket kurmadan önce liderliğin kontrolle ilgili olduğunu sanıyordum. Sonra aslında dayanıklılıkla ilgili olduğunu öğrendim. İşler iyi giderken herkes yanınızda. Gitmediğinde tüm ağırlık omuzlarınıza düşüyor. Bu başlangıçta zordu, ama beni dönüştürdü. Bırakmayı, güvenmeyi, ekip kurmayı ve paylaşılan sorumluluğun gücünü öğrendim. Şimdi geriye baktığımda rahatlıkla söyleyebilirim: En büyük gücümüz her zaman ekibimiz oldu.
Bugünün iş dünyasında gerçekten fark yaratmak mümkün mü?
Evet, ama eskisi gibi değil. Fark yaratmak artık daha hızlı büyümekle ilgili değil; doğru şekilde büyümekle ilgili. İnsan odaklı, etik ve şeffaf yaklaşım artık gerçek bir rekabet avantajı.
Teknoloji, yapay zekâ, otomasyon… Bunların hepsi önemli ama yeterli değil. Şirketleri hâlâ içindeki insanlar tanımlıyor. Wide and Wise olarak hedefimiz şirketlerin sadece hızlı değil, bilinçli büyümelerine destek olmak. Çünkü uzun vadede kazanan hız değil, güven oluyor.
Bugün danışmanlık sadece “doğru adayı bulmak” demek değil. Doğru ekosistemi kurmak, sürdürülebilir büyümenin koşullarını yaratmak ve belirsizliğe uyum sağlayabilen yapılar tasarlamak demek.
Kemal’in anlattıkları da bunu doğruluyor: Bir projeyi veya startup’ı ileriye taşıyan şey sadece fikirler ya da ürünler değil; güvene dayalı ilişkiler, stratejik netlik ve zihinsel dayanıklılık. Danışmanlık yolculuğunun da, büyüme yolculuğunun da temel taşları bunlar.
Bu sohbet sadece startup dünyasında çalışanlara değil, işinde gerçek etki yaratmak isteyen herkese bir pusula niteliğinde. Çünkü bugün büyümenin formülü sadece hızda değil; niyette, yapıda ve insan odağında yatıyor.