 
 
Turkish | Wide Perspectives — Wise People | Tugce Turan
1. Son yıllarda iş gücünde en çok hangi dönüşümü gözlemlediniz?
Bana göre son yıllarda en dikkat çekici dönüşüm, insanların artık “rol” değil, amaç ve yön arayışında olması. Genç profesyoneller için mesele aidiyet değil; ne yaptıklarını, neden yaptıklarını ve bunun gerçekten neye hizmet ettiğini bilmek.
Son dönemde kendi ekibimiz için de pek çok genç yetenekle tanışma fırsatımız oldu. Gerçekten üretmek, fayda yaratmak ve anlamlı bir katkı sunmak isteyen pırıl pırıl insanlar var.
Ekonomik dalgalanmalar ne kadar zorlasa da, bu genç profesyoneller hem değerleriyle örtüşen hem de güven duygusu hissettiren iş yerlerini tercih ediyorlar. Ve elbette geri bildirim kültürü, öğrenme hızı, yöneticilerinin insani tarafı — tüm bunlar artık bir “beklenti” değil, standart.
2. Yeni nesil çalışanlarla daha iyi bağ kurmak isteyen şirketlere ne önerirsiniz?
En başta yapılması gereken şey, gerçekten dinlemek. Genç profesyonelleri elde tutmanın yolu büyük stratejilerden değil, samimi bir diyalogdan geçiyor. İnsanlar artık yönetilmek değil, anlaşılmak istiyor.
Ben her zaman şunu söylüyorum: korku yaratmak ya da kontrol baskısı kurmak, ekip bağlılığını zedeler. Bu iki yaklaşım hem yaratıcılığı hem de güveni yok eder. Neyi, neden ve nasıl yaptığımızı açıkça paylaşmak; güven, açıklık ve alan yaratmak — tüm kontrol mekanizmalarından çok daha güçlü bir bağ kurar. Gerçek liderlik, insanlara hata yapma cesareti verebilmektir. Ve o cesaretin olduğu yerde bağlılık, üretkenlik ve yaratıcılık zaten kendiliğinden geliyor.
3. Gelecekte danışmanlık dünyasını bekleyen en büyük fırsat veya risk sizce nedir?
Biz aslında ilginç bir döneme denk geldik — teknolojinin before & after evresini birebir yaşayan jenerasyondanız. İş hayatına başladığımız yıllarda teknoloji, özellikle insan kaynakları danışmanlığında bugünkü kadar entegre değildi. Birçok süreç tamamen manueldi.
Şimdi geriye dönüp baktığımda teknolojiyi hayatımızı kolaylaştıran bir partner gibi görüyorum. Olabildiğince manuel süreçlerden arınıp sistemleşmek verimlilik açısından inanılmaz bir fırsat. Yapay zekâ da bu dönüşümün devamı — tıpkı yıllar önce internetin hayatımıza girmesi gibi.
Bence asıl fırsat, teknolojiyi bir “yerine geçme aracı” değil, bir destek sistemi olarak entegre edebilmekte. Danışmanlık süreçlerine akıllı sistemleri insani dokunuşla harmanlayabilirsek, bu dönüşümü avantaja çevirebiliriz. Risk ise, tüm bu teknolojik hızın içinde insanı, duyguyu ve sezgiyi kaybetmek olur.
4. Wide and Wise’ı kurmaya nasıl karar verdiniz?
Wide and Wise’ın hikayesi aslında bir dönüşümle başladı. Kemal’in İtalya’ya transfer kararıyla birlikte ben de Türkiye’deki görevimden ayrıldım. Yeni bir ülkede, dili bilmeden, sıfırdan başlamak gerekiyordu. O dönem, hayatımda ilk kez “işsiz kaldığım” ama bir yandan da kendi yolumu çizmeye cesaret ettiğim dönemdi.
İş aramak yerine kendi işimi kurmaya karar verdim. Çevremize haber verdik ve ilk danışmanlık projeleriyle yola çıktım. Pandemi de her şeyi hızla dijitalleştirmişti; süreçler online yürüyordu. Zamanla iş, bir freelance projeden çok daha fazlasına dönüştü.
Bir akşam Kemal’le “artık bunu gerçekten büyütelim” dedik. Sistemleri kurduk, ekibi genişlettik, cesaretle bir kez daha — bu sefer havuzdan denize atladık! 😄 Biz çok seviyoruz o “atlama” anlarını. Sonra Kemal de kendi işinden ayrıldı ve full-time ekibe katıldı.
İkimiz de danışmanlık geçmişinden gelen insanlarız; bu sektörde nasıl çalışılmaması gerektiğine dair çok şey gördük. Bu yüzden kendi oyun alanımızı kurmak istedik. Kendi değerlerimizle, vizyonumuzla, güven ve insan odaklılıkla şekillenen bir yapı inşa ettik.
Wide and Wise ismi de aslında bu vizyonun özeti oldu. İşe başladığımızda etki alanımız küçüktü ama vizyonumuz çok büyüktü. O yüzden “Wide” — yani sınır ötesi, geniş perspektifli, ve “Wise” — bu işi akıllıca, stratejik bir yaklaşımla yapmak anlamına geliyor. İsim bizi çok iyi yansıttı çünkü Kemal tam bir yaratıcı “growth” insanıdır; ben ise operasyonel mükemmelliğe, pratik çözümlere ve işin kalitesine çok önem veririm. Yani tam bir match olduk diyebilirim! 😄
5. Kuruluş sürecinde sizi en çok zorlayan ama en çok büyüten deneyim ne oldu?
En zorlayıcı kısım kesinlikle belirsizlikti — ama en çok büyüten de o oldu. Bir noktada gerçekten her şey sende oluyor: Logon yok, web siten yok, satış sende, operasyon sende, marketing sende, müşteri ilişkileri sende, aday ilişkileri sende, muhasebe ve finans da sende! 😄 Yani hem strateji kuruyorsun, hem sözleşme yazıyorsun, hem müşteriyle toplantı yapıyorsun, sonra çıkıp mülakat yapıyorsun, rapor hazırlıyorsun. Uçtan uca tüm süreci titizlikle yürütüyorsun — bu da müthiş bir odaklanma gerektiriyor. Üstelik yaptığının sonucunu hemen alamıyorsun.
Ama işte o dönem, en çok geliştiren zaman. Gelir düzensizliğiyle baş etmeyi, içsel disiplini korumayı, sabahları motive uyanmanın da bir kas olduğunu öğrendim. Her şeyin aynı anda olmayacağını, bazı şeylerin sadece zamanla inşa edilebileceğini kabul ettim. Ve en önemlisi, iş birliğinin ve yardımlaşmanın değerini anladım.
Umutla geleceğe bakmayı, pozitif kalmanın gücünü, etik değerlerin her şeyin temeli olduğunu bir kez daha fark ettim. Ve son olarak, kendi omzunu sıvazlamayı, “aferin” demeyi öğrendim. Çünkü girişimcilikte kimse onu senin yerine yapmıyor.
6. Rekabetin yoğun olduğu bir sektörde fark yaratmak sizin için ne anlama geliyor?
Bizim için fark yaratmak, en yüksek sesi çıkarmak değil — gerçek güven inşa etmekle ilgili. Biz çok ulaşılabilir, açık iletişime dayalı ve gerçekten ortak çözüm üretmeye odaklanan bir ekip ortamı yarattık. Müşterilerimizle kurduğumuz ilişkiler kısa vadeli değil; uzun vadeli iş birlikleri ve karşılıklı fayda üzerine kurulu.
Bazen bir proje kısa vadede büyük bir getiri sunuyor gibi görünebiliyor ama güvene dayanmıyorsa, o işi yapmamayı tercih eden taraf biz oluyoruz. Çünkü bizce sürdürülebilir büyümenin temeli güven ve uzmanlık. Yapamayacağımız bir işi bilmiyoruz diyebilmek kadar, yapacağımıza inandığımız işlerde tutkuyla ilerlemek de önemli.
Fark yaratmak, bizim için dürüstlükle tutkunun kesiştiği yer.
7. Bugüne kadar aldığınız en iyi iş tavsiyesi neydi? Hâlâ uyguluyor musunuz?
Kariyerim boyunca çok tavsiye duydum — iyi olanlar da vardı, hiç uymayanlar da 😄
Ama en aklımda kalan, eski Amerikalı genel müdürümün sürekli söylediği o iki kelime oldu: “Keep going.”
Ne olursa olsun, devam et. Plan tutmaz, proje ertelenir, işler bazen karmaşıklaşır, olabilir. Bizde kural nettir: olumsuz bir durumla karşılaştıysan, üzülmek için sadece 5 dakikan var. Sonra “next and go.”
O cümle bugün hala Wide and Wise’ın ruhunda var. Çünkü bizim için “keep going” sadece motivasyon değil; dayanıklılık, esneklik ve inanç demek. Başarı, en büyük unvana ya da en yüksek mevkiye ulaşmak değil; bulunduğun yerde elinden gelenin en iyisini yapmaktır. Her zaman “daha büyük” olmak gerekmiyor — bazen “daha iyi” olmak çok daha anlamlı.
8. İnsan odaklı danışmanlık sizin için ne ifade ediyor?
Bence insan odaklı danışmanlık her şeyden önce dinlemekle başlıyor. Gerçek bir danışmanlık ilişkisinde ne sadece şirketin sesi, ne de sadece adayın sesi baskın olmalı. İki tarafın da ihtiyaçlarını, beklentilerini ve sınırlarını duyabilmek çok kıymetli.
Bu yaklaşımın merkezinde etik var.
Bir rolü doldurmak değil, doğru eşleşmeyi sağlamak; iki taraf için de uzun vadede fayda yaratmak önemli. Bu sadece aday tarafı için değil, partner olduğumuz şirketler için de geçerli. Kültüre uygun aday değerlendirmesi yaparken, nasıl adayın süreci şeffaf yaşamasını önemsiyorsak, çalıştığımız şirketin ihtiyaçlarına en uygun profili sunmak da aynı derecede önemli. Bazen hem adayın hem de şirketin yararını aynı anda gözetmek gerekiyor — işte o denge, danışmanlığın özü.
9. Kariyer, kültür ve işe alım süreçlerinde insana alan açmak neden önemli sizce?
Öncelikle, insana alan açmayı tanımlamak gerekiyor. Benim için bu; birine sadece söz hakkı vermek değil, gerçekten duyulabileceği bir ortam yaratmak demek. Yani o kişinin fikirlerini ifade ederken yargılanmayacağını, hata yaparsa cezalandırılmayacağını bilmesi. Alan açmak, kişinin varlığını “izinli” değil, “değerli” kılmakla ilgili.
Çünkü potansiyel baskı altında değil, güven ortamında ortaya çıkıyor. Biz adaylarla görüşürken kimseyi test etmiyoruz — anlamaya çalışıyoruz. O kişinin motivasyonunu, değerlerini, hayata bakışını görmek istiyoruz; çünkü gerçek eşleşme orada başlıyor.
Şirket tarafında da bu anlayış, çalışanlara hata yapma, deneme ve gelişme alanı yaratmak anlamına geliyor. İnsanlar gerçekten duyulduklarını ve değer gördüklerini hissettiklerinde, o kurumun parçası olmayı isteyerek seçiyorlar.
10. Sizi bugüne kadar en çok duygulandıran ya da gururlandıran an hangisiydi?
Belirsizliklerin çok yoğun olduğu bir dönemde, “acaba vaz mı geçsek?” dediğimiz bir anda, beklediğimiz bir projenin onaylandığı haberini aldık. Tam o saniye!
O kadar sembolik bir andı ki — gerçekten ağladığımı hatırlıyorum. Hem yorgunluktan, hem de “devam etmemiz gerekiyor” hissinden. Bazen bir e-posta, bir teşekkür mesajı ya da küçük bir işaret bile seni tekrar yola döndürebiliyor. Ve sanırım en büyük gurur, pes etmediğin o anlarda gizli.
11. Bugün her şeye rağmen sizi heyecanlandıran şey nedir?
Beni hala en çok heyecanlandıran şey, genişlemek ve keşfetmek. Yeni coğrafyaları tanımak, yeni insanlarla bir araya gelmek, farklı kültürlerin dinamizmini anlamak.
Her yeni pazar, her yeni iş birliği, başka bir öğrenme alanı yaratıyor. Bu süreçte sadece yeni müşteriler değil, ekibimize katılmak isteyen yeni yetenekler, yeni tutkular, yeni enerjiler de tanıyorum.
Bütün bunları bir oyun gibi görmek hoşuma gidiyor — sürekli gelişen, sınırları olmayan bir oyun. Siz gerçekten inandığınızda, çevrenizdekiler de size inanmak istiyor. Ve onları da gerçekten inandırabildiğinizde, ortak bir amaç etrafında buluşuyorsunuz. O noktadan sonra her şey çok daha anlamlı, çok daha heyecan verici hale geliyor.
12. Yeni bir danışman, kurucu veya ekip kurmak isteyen birine tek bir cümleyle ne söylemek isterdiniz?
İnanmak, güvenmek, etik olmak ve yılmamak. Bence her şeyin özeti bu. Girişimcilik bazen çok yalnız, bazen çok belirsiz bir yolculuk ama eğer inancını koruyorsan, değerlerinden şaşmıyorsan ve yılmıyorsan — mutlaka bir karşılığı oluyor.
 
 
 
